• Denize sınırı olmadığı halde Dünya Ticaret Örgütünün, Karadeniz İşbirliğinin, Birleşmiş Milletlerin ve bunun gibi kırka yakın örgütün üyesi Ermenistan’a 1993 ten bu yana kapalı olan sınırlarımız, M. Kemal Atatürk karşıtı yazdığı yazılarla tepki toplayan gazeteci-yazar Hrant Dinkin öldürülmesi ile artan güncellemeler ile Karabağ sorunu hiç sayılarak (B.M. şartı, Yeni Avrupa için Paris Şartı, AGIT… gereğince), büyük bir işgüzarlıkla açılmıştır. Buna rağmen, Ermenistan yine anlaşma öncesi, anı ve sonrası kamuoyuna memnuniyetsiz bir yüz şekli vermeye çalışmıştı.

• Halkının uyumu, rahatlığı ve eğlence rehavetiyle dikkati çeken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Güney Kıbrıs, haklarını kendilerinden daha çok savunan İngiltere ve Yunanistan’ın hemen her fırsatta yineledikleri özerk ada oluşturma sevdası protestolarından tamamıyla sıkılmışlardı. Kıbrıs sorununun bahane olarak gösterilmesinden dolayı son olarak 1961’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine geçici üye olarak katılmış Türkiye, yine 2009–2010 dönemi geçici üyeliğine seçilmiştir. Bu durum yakın bir zamanda Kıbrıs üzerinde tasarlanmış (her türlü kara para aklama ve geçiş noktası konumu haricinde) planında devreye sokulması ile ilgili, Türkiye yönetimi ve Kuzey Kıbrıs yönetiminin yıllar öncesinden işbirliği ile harekete geçmiş olduğunu gösterir. Bu plana göre Kıbrıs, B.M. güvenlik konsey üyelerinin, başta İran hedef alınmak istense de Ortadoğu’ya ve tabi ki ‘Türkiye’ye’’ karşı füze nokta-mesafe yakınlığı dolayısıyla özel harekât üssü olacaktı.

• Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyinin değişmez üyeleri (kurucu üyeleri) ; Rusya , Fransa, ABD, Çin, İngiltere
B.M. geçici üyeleri, ikişer yılda bir B.M. güvenlik kurulunca yapılan oylamada ekonomik ve menfi çıkarlar doğrultusunda seçilen 10 ar üyeden oluşmaktadır.
>>>>Terör örgütleri ya da etnik gruplarca bağımsızlık adına kurulan kuruluşların ne amaçla desteklendiğini gösterir BM sözleşmesi maddeleri yani olgunlukla insan ve yaşam hakkı göz önünde bulundurularak düzeltilmesi yenilenmesi gereken maddeler aşağıdadır.

** İşbu Antlaşmanın hiçbir hükmü, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasına ilişkin olup, bölgesel anlaşma ya da kuruluşların varlığına engel değildir; yeter ki, bu anlaşma ve kuruluşlar ve bu kuruluşların çalışmaları Birleşmiş Milletlerin Amaç ve İlkeleri ile bağdaşır olsun.
Birleşmiş Milletler Şartı / Madde 52
**Güvenlik Konseyi, kararlarını yürütmek için silahlı kuvvet kullanımını içermeyen ne gibi önlemler alınması gerektiğini kararlaştırabilir ve Birleşmiş Milletler üyelerini bu önlemleri uygulamaya çağırabilir. Bu önlemler, ekonomik ilişkilerin ve demiryolu, deniz, hava, posta, telgraf, radyo ve diğer iletişim ve ulaştırma araçlarının tümüyle ya da bir bölümüyle kesintiye uğratılmasını, diplomatik ilişkilerin kesilmesini içerebilir.
B.M. Şartı / Madde 41

>>>>’Denizde iki balık savaş halindeyse dahi sorumlusu ABD. dir.’ (En büyük desteği ABD den almış ve yine konsey politikaları gereğince idam edilmiş Saddam Hüseyin’in sözüdür. )
• 2009 yılına dek konsey üyesi olmamasına rağmen, hemen her fırsatta Türkiye den asker talep edilmiştir.
**Güvenlik Konseyi kuvvet kullanmaya karar verdiği zaman, Konsey’de temsil edilmeyen bir üyeyi, 43. Madde uyarınca üstlenilen yükümlülüklerin yerine getirilmesi için silahlı kuvvet vermeye çağırmadan önce, o üyeyi, dilerse, o üyenin kendi silahlı kuvvetlerine bağlı birliklerin kullanılmasına ilişkin Güvenlik Konseyi kararlarına katılmaya çağıracaktır
B.M. Şartı / Madde 44
**Silahlı kuvvet kullanılması için planları, Askeri Kurmay Komitesi’nin yardımı ile Güvenlik Konseyi hazırlar.
B.M. Şartı/ Madde 46

• Irak, ABD tarafından teknolojik donanım ve silahla yüklendirilirken, İran ise Rusya tarafından nükleer silahlar da olmak üzere silahlandırıldı ve kendisini geliştirerek kendi silah sanayisine sahip olacak bilgiye ve güce kavuştu. Bununla birlikte her geçen gün, silahlandırılarak bu konuma getirilen Ortadoğu ve Afrika ülkelerinin sayısı arttırılmaktaydı.

• İkinci dünya savaşında Rıza Şah (İran), Almanya ile hareket etmiş, bunun üzerine 1941 de SSCB ve İngiltere’nin işgaline uğramıştı.

• İkinci dünya savaşı müttefikleri: SSCB, ABD, İngiltere Birleşik Krallığı, Yugoslavya,

Polonya, Japonya ya karşı Çin..

**1. Güvenlik Konseyi, gerekirse, kendi yetkisi altında alınan zorlayıcı önlemlerin uygulanması için bölgesel anlaşma ya da kuruluşlardan yararlanır. Bununla birlikte, Güvenlik Konseyi’nin izni olmaksızın bölgesel anlaşmalar uyarınca ya da bölgesel kuruluşlar tarafından hiçbir zorlama eylemine girişilmeyecektir; bu maddenin 2. fıkrasında verilen tanıma göre düşman devlet sayılan tüm devletlere karşı 107. Madde uyarınca alınan ya da böyle bir devletin saldırı politikasına yeniden girişmesine karşı bölgesel anlaşmalar çerçevesinde yöneltilen önlemler, ilgili hükümetlerin isteği üzerine örgütün böyle bir devlet tarafından girişilecek yeni bir saldırıyı önleme görevini üstlenmesi mümkün oluncaya dek, bunun dışındadır.
2. Bu Madde’nin 1. fıkrasında kullanıldığı şekliyle düşman devlet terimi, İkinci Dünya Savaşı sırasında, işbu Anlaşma’yı imzalamış herhangi bir devletin düşmanı olmuş olan herhangi bir devleti anlatır.
B.M. Şartı / Madde 53
**İşbu Anlaşma’nın hiçbir hükmü, Anlaşma’yı imzalayan herhangi bir devletin İkinci Dünya Savaşı sırasında düşmanı durumunda olan bir devlete karşı, bu konuda sorumluluk sahibi hükümetlerin söz konusu savaşın sonucu olarak giriştiği ya da girişilmesini uygun bulduğu bir eylemi ne etkiler, ne engeller.
B.M. Şartı / Madde 107

Perde açıldıktan sonra ortaya çıkacak resim; Tüm dünyanın seyirci olduğu bu sahnede, kendileri için cenneti vaat ederlerken pek tabi birilerinin cehennemi yaşaması olağan görülmüştü.

Buna göre B.M. Güvenlik Konseyi terör ve terör örgütlerini menfi çıkarları doğrultusunda desteklemektedir.
Ülkemiz hükümetinin bu çemberdeki görevi aşikârdır. Ülkemizi sürükleyebilecekleri her türlü karmaşaya, talana sürüklemekti.
Bu görevi hızlandırmak adına 2009 yılı itibariyle, BM. 2 yıllık geçici üyeliğine seçilir seçilmez KDGM (Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı) kuruldu. Buna göre, MİT artık dış istihbarat ile ilgilenecek, iç istihbarat ise KDGM’ nin olacaktı. Yani iç istihbarat da tamamıyla hükümetin denetiminde olacaktı.

Bu denetimin asli yükümlülüğü ”Terörle mücadeleye ilişkin politika ve stratejileri geliştirmek ve ilgili kuruluşlar arasında eşgüdüm koordinasyon sağlamak…”
İçişleri bakanlığı: Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Birimleri
Buna göre 1 Temmuz 2009- Silah kanunu tasarısı meclise sunulmuştu. Tasarı gereği ağır silahların ithalatı İçişleri bakanlığına ve MİT e verilmişti. ( a) Birinci veya İkinci Kategoriler kapsamına giren silahların Milli Savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı ve genel kolluk kuvvetlerinin ihtiyaçları karşılanmak üzere kendileri veya yetkilendirilen kişiler tarafından ithal edilmesi)

Hükümetin bu değişimi yapma isteğindeki asıl amacı ‘’Milli Orduyu’’ tasfiye etmek, Türk silahlı kuvvetlerini ‘’Özel Ordu’’ adıyla kendi istekleri doğrultusunda şekillendirerek güçsüzleştirmek, kendi amaçlarına hizmet ettirmekti. Bu yüzden hile ile onurlu Türk silahlı kuvvetleri mensupları ve milletvekilleri tutuklanmıştı. Hükümet bu kirli oyunlarına daha fazla devam etmeyecek.Türk silahlı kuvvetleri mensupları, milletvekilleri ve gazeteciler serbest bırakılacaklar.