David L. Philips Raporu İçin Yorum
-
01 Eyl 09
-
0 Comments
Bu denli önemli bir raporun kulis dışına taşması da önemli bir soru olmalı. İçeriği değerlendirildiğinde savaşa hazır-ol komutu verebilecek bir nitelikte.Yanlış ve çıkarlarına odaklanmış kısır beyinli kişilerce okunduğunda farklı, Atatürkçü kimliklerce değerlendirildiğinde farklı şekillerde değerlendirilecek bir rapor.
”Türkiye Irak’a enerji kaynakları ve ticari anlamda ihtiyaç duymaktadır” şartlanmasına çalışılarak görüşler ifade edilmeye başlanmış. Oyunlarına, Türkiye’nin ,Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerimizin ,mevcut,ticari,enerji, siyasi tarihi kaynakları ve üzerinden çıkar beklentileri sözde görmezden gelinerek ”Kuzey Irak Kürtlerinin Türkiye’ deki Kürtler açısından hoşnutsuzluğu” adı altında tehditle yenilenen bir yön verilmeye çalışılmış. S.Arabistan dan sonra Irak,dünyanın 2. büyük petrol rezervleri sahibi olmasıyla önceleri İngiltere’nin, günümüzde de ABD üzerinden İngiltere ve AB’nin hedef bölgelerindendir. Kuzey Irak bu rezervlerin sahibi iken ülkemiz topraklarındaki bu zenginlikten yine bahsedilmemiş. Tıpkı, Verimli Hilal veya Yukarı Mezopotamya olarak adlandırılan medeniyetler beşiği (günümüzde GAP Bölgesi olarak adlandırdığımız bölge) ile ilgili çıkarlarından bahsedilmediği gibi.
GAP Bölgesi projesi ilk olarak Ulu önder Atatürk’ün ülkemiz sularını rasyonel şekilde değerlendirme kararıyla ortaya çıkmış ve 1936 yılında bu amaçla Elektrik İşleri Etüt İdaresi kurulmuştur. İdare ”Keban projesi” ile araştırmalarına başlamıştır. Keban barajı, 1974 yılında ilk 4 tribünü ile,1981 yılında ise diğer 4 tribünü ile tüm tribünlerini devreye sokulmuştur.( Aşağı Fırat ve Dicle havzaları 1980 de GAP Projesi olarak benimsenmiştir)
Raporda, Türkiye Kürtlerinin Atatürk’e her yönüyle düşman olması hedef haline getirilmişken, Tayyip Erdoğan’ın, seçimlerdeki oy satın alma politikası da Kürt halkına basın yayın özgürlüğü tanımasıyla örtülmeye çalışılarak sempati toplamasına çalışılmıştır.1970,Öcalan’ın PKK adını gündeme getirmesi Marksist, Leninist olarak değerlendirilmiş(!) Aynı yıllarda GAP Projesine yapılan yardımın açıkça bölge halkını ticarete teşvik ettiğinden PKK hareketlerinin önünü kestiği gözler önüne serilmiştir. Oysa 3 yılı aşkın bir zamandır, AKP hükümeti terörü desteklercesine GAP projesine herhangi bir yardım yapmış değildir.
Bir devleti yok etmeye giden en başarılı yolun, o ülkeyi dini ve etnik gruplar şeklinde parçalamaktan geçtiğini raporun birçok bölümünde de görebiliriz. Özellikle Erdoğan çok istediği halde TBMM de 1 Mart 2003’te onaylanmayan tezkere bölümünde. Erdoğan’ın,31.000 Türk askerini $9.5 milyar çıkar paketi karşılığında, Kuzey Irak’a gönderme isteği öncesi ABD’ye dostane bir fikir beyanı var.( Planlanan sonuca T.C. halkının 100 bin e yakın kişi katılımıyla gerçekleştirdiği savaşa hayır mitingi ve bölgesel mitingler engel olmuş ve tezkere meclisten geçmemiştir) Bu hayal kırıklıkları, Erdoğan açısından bu günlere getirilen yeni bir stratejinin temelini hazırlamış.
Fazla uzağa gitmeden tarihten sayfalar karıştırıldığında, İngiltere’nin Hindistan’ı keyfi ekonomik çıkarları için Pakistan ve Bangladeş olarak 3 e parçaladığı;kullandığı stratejinin yine dinsel etnik grupları kullanıp kışkırtmak olduğu,sistemin değişmediği yine açıkça görülebilir.Aralarında akrabalık ilişkilerinin de olduğu bu 3 e parçalanmış ülke birbirleriyle günümüzde de çatışma halinde,savaş haline zorlanmakta ve birbirlerinin en büyük rakibi olarak İngiltere için hizmet vermeye can atmaktadırlar.
İran, Irak(Şii, Kürt),Arap ülkeleri, Rusya ve Kore ilişkileri de dahil olmak üzere Türkiye’nin kilit ülke konumunda gösterilerek, bir savaş anı için tarafların belirtilmeye çalışıldığı bu raporda; Türkiye nin her durumda bu çatışmanın içerisinde olacağı belirtilerek gizli tehdit adı altında açıkça tehditten kaçınılmamış.
Öcalan’ın, geçtiğimiz haftalarda manşetlere yansıyan ”anayasadan Türklük ibaresi kaldırılsın” isteğinin esasında AB ve ABD’nin isteği olduğu bu raporda açıkça görülmektedir.Erdoğan ın ”Kürt Basın özgürlüğü tanınmalı ” derken asıl amacının, AB ve ABD’nin ülkemiz üzerindeki çıkar oyunlarını resmen tanıyarak, onların çıkarlarına hizmet ettiğini kabul edişi de açıkça ifade edilmektedir.Yönetime SEÇİLDİKLERİ günden bu yana hemen her fırsatta ” Anayasa değişikliği” ni gündeme getiren AKP yönetimi ve Erdoğan’ın esasında ne için ve kimler için bu değişikliği talep ettikleri apaçık ortadadır.
AKP hükümetince başarıya ve övgüye layık bir bölüm ise yine ”Türkiye nin güçlü ordusu üzerinde sivil otoriteyi güçlendirme” olarak belirtilmiştir. Her geçen gün dış borç,artan ithalat-ihracat açıkları ve işsizliğin arttığı ülkemizde,Türkiye’ye G-20 zirvesi katılımı ve ekonomik istikrarlılığa giden yoldaki katılımlarından dolayı yine tatlı bir bahiste bulunmuşlardır. Tabi TÜSİAD ın tüm bu ticari beklentileri desteklediğine değinmeden de geçememişlerdir.
Aşağıdaki paragraf 2005 te yayınlanmış bir yazıdır.
” http://www.haberturk.com/kuturesim/m…si24092006.jpg Irak Federal Kürdistan Bölgesi’nin uzak olmayan bir gelecekte bağımsız olacağını iddia eden Galbraith, laik, Arap olmayan, Batı ve demokrasi yanlısı bağımsız bir Kürdistan’ın Türkiye’nin yaranına olacağını savundu. ABD eski Büyükelçisi Peter Galbraith, Le Monde Gazetesi’ndeki makalesinde, Irak’ın bölünmesi gerektiğini yazdı.
İç savaş ortamının ulusal birlik hükümetini kurma çabalarını sonuçsuz bırakacağını dile getiren Galbraith, Irak’taki iç savaşı kendinin beslediğini belirterek, İran ve Suriye ile Irak’la ilgisi olmayan konularda büyük bir ilerleme sağlanmadığı sürece bu iki ülkenin ABD’ye Irak sorununu çözmesine yardımcı olma konumunda bulunmadığını yazdı.
ABD’nin Irak’ta bir iç savaş olduğunu, bir devletin bulunmadığını kabul ederek Kürt, Şii ve Sünni bölgeleri ile ayrı ayrı anlaşmalarını yapması gerektiğini savunan Galbraith, ABD’nin böyle bir yol takip etmesinin kendisine bir çıkış yolu sağlayacağını ileri sürerek “Kürdistan, uzak olmayan bir gelecekte bağımsız olacağı kesin gibi.” ifadesini kullandı.
Komşu ülkelerin Irak’ın bölünmesi olasılığından duyduğu kaygılarına da değinen Galbraith, komşu ülkelerin İran’ın etkisindeki bir Şii bölgesinin varlığının, İran’ın tüm Irak’ın kontrolünü ele geçirmesinden daha iyi olacağı kanısına varabileceklerini belirtti. Makaleyi haberleştiren ‘peyamner’ adresli internet sitesinde Galbraith’in görüşleri şöyle yer aldı: “14 milyondan fazla Kürdü barındıran Türkiye, bağımsız bir Kürdistan’ın Türkiye’deki Kürt ayrımcılığı hissiyatını körüklemesinden korkuyor. Ancak şu ana kadar Ankara’daki hükümet, pragmatizmle hareket etti ve Türkiye gibi laik, Arap olmayan, Batı ve demokrasi yanlısı Kürdistan ile ekonomik ve siyasi bağları geliştirdi. Bağımsız bir Kürdistan, Türkiye ile İran’ın hâkimiyetindeki bir Irak arasında tampon oluşturur.”
O günden bu güne ABD Irak üzerindeki hedefine ulaşmış ve günümüzde de Kuzey Irak Kürdistan’ını Türkiye hedefi için kullanmaya başlamıştır. ABD de elçiler,başkanlar değişmiş, yeni kimliklerle aynı oyunda yeni taktiklere başlanmıştır.(siyah ve Müslüman bir başkan,ABD vatandaşı olmadıkları halde sınırları içinde yaşayan göçmen ve mültecilere ABD ordusuna katılmaları dahilinde verilen vatandaşlık hakları bu belirtilerin gözle görülmeyenleri.)
Kuzey Irak Kürdistan’ı anayasası İslami bir yapı içerirken, taslağı hazırlanmış hayali Türkiye Kürdistan’ını yaratmaya çalışanlar demokratik bir yapı çizmeye çalışıyorlar.Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerimizde Kürt,Türk,Ermeni,Azeri,Arap,Süryani ,Asuri ve diğer etnik gruplar tarihlerce birlikte yaşamışlardır.Bu amaçla,hedeflenen tek ve gerçek oyunun, sınır çizerek ülkemizi bölmek ve bölgelerimizi kullanmanın ötesinde olmadığı her gerçeğiyle ortadadır.
Kurtuluş savaşımızda Kürt-Türk herkes birlikte omuz omuza savaşmıştır. Bizleri parçalama arzusundan hiçbir zaman vazgeçmemiş ve geçmeyecek ülkelere karşı Kurtuluş Savaşımızı, birlikte kan dökerek kazanmışlardır.
Ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar, Kurtuluş Savaşımızda birlikte mücadele etmiş Türk-Kürt şehit atalarımızın mücadelesini hiçe sayan onursuz bir oyundur.
Bu oyunda PKK her gün Kürt-Türk demeden gençlerimizi birlikte şehit ediyordu.
Ülkemizi bölmek için tarihi mücadelemizi hiçe sayıp, böyle bir katili, siyasi ve ticari amaçları uğruna kullanmaya devam etmeye çalışanlar ;Türk milletini, Türk-Kürt ve diğer etnik grupların duygusallıklarını, dinsel ve tinsel hassasiyetlerini kullanarak şiddetle bozguna uğratmak isteyenler; Kuzey Irak Kürdistan’ı üzerinden yeni bir siyasetle tehditlerini sürdürmeye devam edenler ; Her geçen gün komşu ülkelerimiz başta, farklı ülkeleri de bu oyuna dahil etmek isteyenler; Ülkemizde bu amaca delirircesine hizmet eden ülke yönetimi veya AKP; Liderlikte kalma hırslarıyla bulundukları yerde sayan ve bir araya gelemeyen muhalifler biz Türkiye Cumhuriyeti gençliğine hesap vermeye de hazır olmalılardır.
Yapılanlar apaçık, aleni.
(Anayasa’nın 3.maddesinden-Genel-değişmez-esaslardan***Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.)